Fenerbahçe Beko’nun başarılı basketbolcusu Luigi Datome Fenerbahçe Televizyonu’na takımın hedefleri, oynanan maçların değerlendirmesi, Euroleague ile FIBA arasında yaşanan çatışma ve bir çok konuda özel açıklamalarda bulundu.
“HEM AVRUPA’DA HEM DE TÜRKİYE’DE LİDERİZ”
Genel bir performans değerlendimesi alabilir miyiz?
Çok iyi gidiyoruz şuanda. Hem Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’nde hem de THY Euroleague’de birinci sıradayız. Herkes çok erken zamanda rolüne hakim oldu. Ne yapması gerektiğini anladı ama sezon çok uzun. Nisan-Mayıs ve Haziran’da asıl sonuçlar belli olacak.
“BİRLİKTE OYNAMA ALIŞKANLIĞIMIZ VAR”
Sezon başında, takımın önemli parçaları takımdan ayrıldıktan sonra ‘Acaba bu sezon sallantı olur mu?’ şeklinde yorumlar geliyordu, takım aynı seviyede kalmayı nasıl başarıyor?
Bunu farketmeleri çok hoşuma gitti. Bizim kazanmaya yönelik bir yapımız var. Özellikle 3-4-5 hatta 6 sezondur burada olan oyuncularımız var. Onların oluşturduğu bir sistem var. Antrenörümüzün bir sistemi var. Nasıl çalışmamız gerektiği biliniyor. Antreman da olsun, maçlar da olsun herkes bizi yönlendiriyor. Yeni gelenler de bunu takip ediyor. Diğer yandan da yönetimimiz yeni oyuncu alırken de bizim bu kriterlerimize ne kadar çabuk adapte olabileceğine bakarken karaktere ve özelliklere de bakıyorlar.
“FENERBAHÇE’YE GELMEK BÜYÜK BİR FIRSATTI”
Türkiye’ye ilk geldiğinde herhangi bir ön yargın var mıydı? Kültürümüze alışma sürecinde neler yaşadı? Sana farklı gelen noktalar oldu mu?
İlk başta çok fazla endişem yoktu. Ülke olarak, şehir olarak çok farklı bir yere geleceğimin farkındaydım. Basketbol seviyesi çok yüksek olduğunu bildiğim için antrenörün ve takım arkadaşlarımın benden beklentisi olacağını biliyordum. Ancak ben yeni maceralara her zaman açık bir insanım. Buraya gelmek benim çok büyük bir fırsattı. Çünkü çok büyük hedefleri olan kulüpte oynamayı istiyordum ve İstanbul hep merak ettiğim bir şehirdi. Burada yaşama fırsatı buldum
“REAL MAÇINDA SET BANA ÇİZİLDİ”
[nousvideo id=”1″]https://www.thenousdigital.com/yt/getvideo.mp4?videoid=lmd0O8X73Xg&format=ipad[/nousvideo]
Real Madrid maçındaki son saniye basketini sormak istiyorum, eminim ki tekrar tekrar izlemişsindir o pozisyonu. Neler hissetmiştin topu aldığında, yaşadığın o duyguları bize aktarabilir misin?
Çok odaklanmıştım o anda ve o set çizildiğinde benim için çizilmiş bir pozisyondu. Koçun güveni vardı, takım arkadaşlarımın güveni vardı. O anda çok fazla düşünmüyorsunuz. Verilen görevi yaparken hissiyatınızla yapıyorsunuz. Şansım yaver gitti ve çok muhteşem bir hareket oldu. Kendi salonumuzda, kendi taraftarımızın önünde oldu ve bu hareketi ilk kez yaptım. Euroleague’de 30 maçtan bir tanesinde yapmış oldum. Babam dedi ki ‘Eğer Belgrad’da bu hareketi yapmış olsaydın, kalp krizi geçirirdim”
Jordan’ın yaptığı hareket ile birbirine çok benziyordu, neler söylemek istersin?
Bu da Türk taraftarlarımızın en büyük güzelliği. Küçücük bir hareket yaptığınızda sizi göklere çıkarıyorlar. Güzel bir şey bu tabii ki.
Önceden de söylemiştim sanırım, arada bir metre kadar fark var. Jordan ile asla kıyaslanmak istemem. İnsanın karnına ağrılar giriyor bunu düşününce.
“OBRADOVİC İYİLİĞİM İÇİN KIZIYOR, BAĞIRIYOR”
Obradovic ile aranızda çok özel bir bağ olduğunu biliyoruz. Obradovic’in ‘Gigi geleceğin en iyi anternörlerinden biri olacak’ şeklinde açıklaması vardı. Neler söylemek istersin koç ile ilgili?
Çok fazla vakit geçirdiğimiz için ve çok fazla şeyler yaşadığımız için seneler içerisinde tabii ki bayağı yakınlaştık. Yalnızca Obradovic ile değil tüm takım arkadaşlarımızla da yakın olduk birbirimize. Çünkü inanılmaz seviyede adrenalinin olduğu bir ortamda birlikte savaşıyoruz. Koç bana kızdığında da biliyorum ki hem benim hem de takımın iyiliği için kızıyor. O yüzden çok fazla saygı duyuyorum.
Onun söyledikleri gerçekten çok özel. Özellikle antrenörlükle ilgili Obradovic gibi birisinin bunu benim için söylemesi çok güzel bir şey. Bilmiyorum yapabilir miyim, kolay bir şey değil antrenör olmak. Hep motive olman lazım. Her gün motive olman lazım. Şimdilik oyuncu olmaktan memunum, geleceği bilemiyorum.
“ELPA İLE OYUNCULAR TEK SES OLACAK”
Euroleauge’de Oyuncular Birliği Başkanı (ELPA) oldunuz. Son dönemde çok Euroleague ve FIBA arasında yaşanan sorundan en fazla oyuncular etkileniyor. Bu soruna bir çözüm bulma adına çalışmalarınız var mı?
Bu sezon bu konu ile ilgili bir şeyler yapabilmek çok zor. ELPA’nın en büyük hedefi; ‘Oyuncuların seslerini tek bir ses üzerinden iletmek’ olduğu için, böyle bir şey kurduğumuz için çok mutluyum. Çünkü tek başına çok mutlu olamıyorsun. Tüm sezon boyunca bütün oyuncuların görüşlerini toplayacağız. Bu mesele tekrar masaya serilecek. Kendi açımızdan nasıl bir şey yapabileceğimizi belirleyeceğiz.
“EUROLEAGUE 20 TAKIM OLUNCA DAHA ZOR OLACAK”
Önümüzdeki sezondan itibaren Euroleague’e 2 takım daha dahil olacak. Euroleague’de çift maç haftası daha da artacak. Maçların artacak olmasını nasıl değerlendirirsin?
Biraz zor olacak. Alışma süreci olacak. Biz biraz şanslıyız, çünkü bizim antrenörümüz çok fazla antreman yaparak bunu yapamayacağını anladı. Bu yüzden daha az antreman, daha çok maç yapıyoruz. Daha az anterman ama daha efektif bir çalışma üzerine gidiyoruz. Sadece fiziksel değil zihinsel olarak da çok zorlayıcı bir süreç olacak. Bir kaç gün önce antrenörümüzün de bahsettiği seyahat konusu da çok önemli burada. Böyle yoğun bir programda rahat seyahat etmek çok önemli olduğunu düşünüyorum. Keşke takvim ayarlanabilse ve Atina’ya gittiğimizde iki Atina takımıyla da oynayabilsek. Bunun da kolay olmadığını biliyorum.
Diğer taraftan baktığımızda ise taraftarlar için çok güzel olacak. Euroleague’e iki tane kaliteli takım daha katılacak. İzlenebilirlik oranlarımız artacak. Pazarlama açısından büyüyeceğiz.
“NBA’İN AVRUPA’DAN DAHA İYİ OLDUĞUNU BİLİYORUZ”
Euroleague’in büyümesinin ardından NBA’e giden oyuncu sayısı artış gösterdi. Avrupa basketbolunda bir gelecek kaygısı, ilerlemede bir sıkıntı olabileceğini düşünüyor musun?
Evet, böyle bir endişe tabii ki var. Çünkü NBA çok büyük bir organizasyon. Bu bir sır değil, Avrupa’daki organizasyonlardan daha iyi olduğunu hepimiz biliyoruz. Oradaki maçlar daha yüksek. Yalnızca para için değil, kariyeri için daha az rakamlara giden arkadaşlarımız da oldu.
Avrupa’ya NBA dışında başka liglerden gelen oyuncular daha çabuk adapte olabiliyorlar. Çünkü Avrupa basketbolu çok farklı. Bazıları parayı tercih ediyor, bazıları Avrupa’yı tercih ediyor. Her oyuncu bazında çok farklı durumlar var. Benim gibi gidip geri gelenler de var. Ancak ne olursa olsun şuan Euroleague’in seviyesi çok yüksek.
“DÜNYA ŞAMPİYONASINA GİTMEK İSTİYORUM”
Çin’de Dünya Şampiyonası gerçekleştirilecek, İtalya’nın durumuyla ilgili neler söylemek istersin?
Bizim bir galibiyete daha ihtiyacımız var. Ya da başka sonuçlara da bağlı olabilir. 2006’dan beri İtalya, Dünya Şampiyonası’na hiç katılamadı. Ben de katılamadım. Gidebilirsek çok güzel olur, umarım katılabiliriz.
“AÇ VE MÜTEVAZİ BİR TAKIMIZ”
Fenerbahçe Beko’nun hedefi hem Türkiye Ligi’nde hem de Euroleague’de şampiyonluk olduğunu biliyoruz, sen neler söylemek istersin, sezonla ilgili hedefler için?
Kulübe getirdiğimiz seviye ve statüden sonra çok fazla saklanma ve geri planda kalma şansın yok, hedefler yüksek oluyor. Bizim takım olarak bir duruşumuz var. ‘Başarılara her zaman açız doymuyoruz’ deriz biz buna. Aynı zamanda da mütevaziyiz. Egolarımız her zaman aşağıda, duşumuz her şeyimiz her zaman nettir. Ayakları yere basan bir takımız. Bu şekilde devam edip mücadele ederek kazanmak bizim hedefimiz. Geçtiğimiz yıl Final-Four Finali’nde de böyle yaptık aslında. Ancak kaybettik. Tabii ki o seviyeye geldikten sonra kaybetmek istemiyor insan. Sonrası biraz üzücü oluyor.
Önümüzde çok uzun bir yol var. ‘Aç ve mütevazi’ duruşumuzla devam edip, çok çalışıp, bu hedeflere ulaşmak istiyoruz.