THY EuroLeague ekiplerinden Olympiacos’un başantrenörü Georgios Bartzokas kendisine yöneltilen soruları cevapladı.
Koç Georgios Bartzokas’ın Eurohoops ile yaptığı röportaj şu şekilde:
“YEREL LİGLER EUROLEAGUE KOÇLARI İÇİN KABUSA DÖNDÜ”
“Yerel liglerin EuroLeague koçları için birer kâbusa dönüştüğünü söylemek istiyorum. Bu sadece benim fikrim değil, herkesle bu konuyu konuştum. Bütün hafta sizinle oynamak adına hazırlık yapan bir takıma karşı en ufak bir motivasyonu olmayan ve sahada yürüyen oyuncularınızla oynamak stresli bir şey. Tüm EuroLeague koçları için en kötü geçen maçlar böyle kolay olduğu düşünülen lig maçlarıdır. Bu maçlar adeta birer kâbus. Sadece 2 saatin hemen geçip maçı bir sayıyla dahi olsa alıp oradan uzaklaşmak istersiniz. Çünkü oyuncularınızı 80 maçta oynamaya motive etmenin ne kadar zor olduğunu biliyorsunuzdur. Bu maçlar ki, kaybederseniz şampiyonluk açısından karar verici olabilecek maçlar. Onları eylül ya da ekimde oynanan bir maçın takımın geleceği adına önemli olduğunu düşünmeye itmek zor”
“MAÇLAR İÇİN DEĞİL İDMANLAR İÇİN KOÇ OLDUM”
“Dürüst olmak gerekirse ben böyle memnunum. Kesinlikle maçlar için değil, idmanlar için koç oldum. Bir koçun, takımın nasıl oynayacağına direkt olarak müdahale ettiği yer orası. Maçlar ise bu çalışmalarınızın bir ürünüdür. İdman yapmaya vaktiniz olmadığında takımları hazırlamak açısından maçlar oynamak tabii ki de oyuncular ve taraftarlar açısından güzel ancak monoton bir prosedürden ibaret. Bir meslektaşımın dediği gibi, yenilginin keyfini çıkarmayıp, yenilgisizliğin ferahlığını yaşamak”
EuroLeague şampiyonluğu yarışına çok güçlü bir perdeden giremeyecek olan Olympiacos‘ta Bartzokas gibi bir koç için EuroLeague şampiyonluğunun aslında pek de kendi harçları olmadığını bildiği halde oyuncularını buna hazırlamak ne kadar zor olabilir?
“İyi soru. Gerçek şu ki, sezonu görünürde bir maç kazanarak bitirme hedefi -kupa kazanacağınız bir maçı kazanarak bitirmek- her zaman büyük bir motivasyondur. İyi ya da kötü, ilerleyen yıllarda bu durum sadece Olympiacos için değil, her takım için böyle olacak. EuroLeague’in kocaman bir rekabete sahip, 18 takımdan sadece birinin en sonunda zafere ulaşacağı kapalı bir lig olmaya doğru gittiğini görüyorum. Gerçi EuroLeague hep böyleydi. Burada NBA’de olduğu gibi yıllarca bir organizasyon inşa etme süreci yok. Milwaukee Bucks‘ın 5-6 yılda geldiği ve 7-8 yıl içinde zirvesine ulaşabileceği noktayı görüyoruz.
Avrupa ve EuroLeague basketbolunda durum şu: Bir kere denedin, olmadı mı? Herkesin işi tehlikeye girer. Oyuncular, koçlar ve genel menajerler. Bunlar gerçekler. Olympiacos yerel bir organizasyonda oynamayıp Avrupa düzeyinde çok zor bir ligde oynuyor. Koç arkadaşlarımın da dediği gibi, Avrupa’da birinci değilseniz hiçbir şey değilsiniz. Final Four’a en başarılı takımlar gidiyor ve 3’ü evlerine eli boş dönüyor. Sadece kazanan başarısız değil, kaybedenler kaybettikleri için ülkelerine kriz ortamında dönüyorlar. Ama bunlar gerçekler ve biz bu zorluklara alıştık. Avrupa basketbolu böyle, zaferden başka hiçbir şeyin bir önemi yok. Akdeniz çevrelerinde ve özellikle Olympiacos’ta bu his çok daha yoğun. Dediğim gibi bunlar gerçekler ve bunlarla yüzleşmek zorundayız.”